Dünya Obezite Günü | Aktıp
4 Mart Dünya Obezite Günü
Dünya Obezite Günü Etkinlikleri | 4 Mart 2024
Aktıp Hastanesi olarak Sosyal Proje kapsamında 4 Mart 2024 Dünya Obezite Günü Farkındalık Etkinlikleri düzenlenerek ziyaretçilerin bilinçlendirilmesi sağlandı. Sosyal Sorumluluk kapsamında; Sağlık Bakanlığı’nın belirlemiş olduğu 4 Mart Dünya Obezite Günü için belirlenen “Sağlıklı Beslen, Egzersiz Yap, Sağlıklı Kiloda Kal” ve “Haydi, Obezite ve Gençliği/Yaşlılığı/Egzersizi vb. Konuşalım” temaları çerçevesinde hastanemizde afişler asıldı, stand bilgilendirme noktası kuruldu, konuyla ilgili broşürler dağıtılarak ziyaretçilere bilgilendirmeler yapıldı. İlgili personellerimize emeklerinden dolayı teşekkürlerimizi sunarız.
“Sağlıklı yaşamak bir seçimdir.”
Obezite Nedir?
Obezite, Dünya Sağlık Örgütü tarafından “vücutta sağlığı bozacak ölçüde anormal veya aşırı yağ birikmesi” olarak tanımlanmaktadır. Vücut ağırlığının (kg) boy uzunluğunun (m) karesine bölünmesi ile hesaplanan “Beden Kütle İndeksi”nin 25’in üzerinde olması fazla kiloluluk, 30’un üzerinde olması ise obezite olarak değerlendirilmektedir. Fazla kiloluluk ve obezitenin nedenlerinin birçoğu önlenebilir durumlardır; temel nedeni ise tüketilen ve harcanan kalori arasındaki dengesizliktir.
Obezitenin vücudumuzda nelere sebep olabilir?
Fazla kilolu veya obez olmak hipertansiyon, hiperlipidemi, kalp-damar hastalıkları, inme, tip 2 diyabet, bazı kanser türleri, kas-eklem hastalıkları ve solunum sistemi hastalıkları gibi pek çok hastalık için riski arttırır.
Dünyada Obezite
Obezite tüm dünya ile birlikte ülkemizde de hızla artmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2021 yılındaki raporuna göre 2030 yılına kadar 1 milyar insanın bu hastalıkla yaşayacağı tahmin edilmekteydi. Dünya Obezite Federasyonu’nun 2023 yılı raporunda ise 2020’de yaklaşık 1 milyar kişinin (her 7 kişiden 1’i) obeziteyle yaşadığı; etkin şekilde müdahale edilemezse 2035 yılında dünya genelinde 1,9 milyar kişinin (her 4 kişiden 1’i) obeziteyle yaşayacağı, dünya nüfusunun yarısının (4 milyar kişi) fazla kilolu veya obez olacağı tahmin edilmektedir. Aynı rapora göre 2020 yılında her 11 çocuktan 1’inin obez olduğu, 2035 yılına kadar %100’ün üzerinde bir artışla 400 milyon çocuğun obez olacağı öngörülüyor. Çocukluk çağı obezitesinin artış hızı daha yüksek olup; obezitenin fiziksel ve ruhsal sağlığa ek olarak akademik başarıyı da olumsuz etkileyeceği unutulmamalıdır. Sorun bir salgın hastalık boyutuna ulaşmasına rağmen, neden olduğu zorlukların anlaşılamaması nedeniyle obezite ile mücadele oldukça zordur.
“Sağlıklı ve enerji dolu bir yaşam için harekete geç.”
Obeziteden korunma ve obezite ile mücadelede en önemli iki unsur sağlıklı beslenmek ve fiziksel aktivitenin arttırılmasıdır. Sağlıklı yaşam, sağlıklı beslenmenin yanı sıra aktif bir yaşam için arttırılmış fiziksel aktivite düzeyine dayalıdır.
Sağlıklı yaşam için yetişkinlikte haftanın en az 5 günü ve günde en az 30 dakika orta şiddetli veya haftada en az 75 dakika yüksek şiddetli; çocukluk çağında ise günde en az 60 dakika orta veya yüksek şiddetli fiziksel aktivite yapılmalıdır.
“Obeziteden korunmanın en önemli adımı doğru beslenme ve hareketli bir yaşam tarzından geçer.”
Obeziteden korunmak için ne tür besinler tercih edilmelidir?
Besin gruplarında yer alan besinlerden sağlıklı seçim yapılabilmesi için bireyin sağlık ve hastalık durumu, yaş ve cinsiyeti, fiziksel aktivite ve fizyolojik durumuna (gebe ve emziklilik) göre; besinlerin yapısal özellikleri, posa, yağ, tuz ve şeker içerikleri dikkate alınarak seçimler yapılmalıdır.
“Obeziteyle etkin mücadele yalnızca hastalığın farkında olmakla değil, aynı zamanda obeziteyle bağlantılı diğer hastalıkların ve risk faktörlerinin de bilincinde olmakla başlar.”
Sağlıklı Beslenme Kültürü için Öneriler
Obezite de dahil, beslenme ile ilişikli kronik hastalıkların gelişimini önlemek için sağlıklı beslenme kültürünün edinilmesi önemlidir. Bunun için bazı temel öneriler şöyle özetlenebilir;
Küçük yaşlardan itibaren vücut ağırlığı, kan basıncı, kan şekeri düzeyi, kan yağları ve kemik sağlığını olumlu yönde etkileyecek sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanılmalıdır. Yetişkin bireyler, ilgili kontrollerin yapılması için düzenli olarak hekime başvurmalıdır.
Beden kütle indeksinin 20,0-24,9 kg/m2 arasında olması sağlanmalıdır. Tip 2 diyabet, kardiyovasküler hastalıklar gibi kronik hastalıklara neden olan, karın bölgesindeki aşırı yağlanma olup; belirli aralıklarla vücut bileşimi değerlendirilmelidir.
Sağlıklı bir vücut ağırlığının korunması sürdürülebilir olmalı, sık kilo alıp vermekten kaçınılmalıdır. Bunun için uygun beslenme düzeni hem besin gereksinimlerini karşılamalı hem de toplam enerji alımı toplam enerji ihtiyacını geçmemelidir.
Besin çeşitliliği artırılmalı, her öğün her besin grubunda yer alan besinlerden biri seçilerek gereksinim kadar tüketmeye özen gösterilmelidir. Günlük beslenmede mutlaka önerilen miktarlarda su tüketilmelidir.
Toplam ve doymuş yağ alımı azaltılmalıdır. Tüketilen doymuş yağ miktarı günlük alınan toplam enerjinin %10’unu aşmamalıdır. Doymuş yağlar tam yağlı süt ve süt ürünleri ile et ve et ürünlerinde bulunmaktadır. Günlük diyette az yağlı süt ve süt ürünleri ile et ve et ürünleri tercih edilmeli, yemeklere eklenen doymuş yağ miktarı azaltılmalıdır.
Yemeklerde, tereyağı, margarin, kuyruk veya iç yağı gibi doymuş yağlar yerine bitkisel sıvı yağlar (zeytinyağı, ayçiçek yağı, mısırözü, soya yağı vb.) tercih edilmelidir.
Şeker alımı azaltılmalı, tüketilen basit şeker miktarı günlük alınan toplam enerjinin %10’unu geçmemelidir. Eklenmiş şeker içeren pastane ürünleri, hamur işleri, tatlı, çikolata ve hazır paketli ürünlerin tüketimi azaltılmalıdır. Şeker eklenmiş içeceklerden de sakınılmalı, meyve suyu yerine meyve tüketilmelidir. Hazır paketli meyve suyu kullanılacak ise eklenmiş şeker içermeyen, %100 meyve suları tercih edilmelidir.
Glisemik indeksi (karbonhidratların kan şekeri düzeyine olan etkisi) yüksek olan besinler daha düşük glisemik indeksli alternatifleri ile değiştirilmelidir. Örneğin, beyaz ekmek, pirinç pilavı, beyaz un yerine esmer ekmek, bulgur pilavı ve esmer un tercih edilmelidir.
Sebze, meyve, tam tahıl, kuru baklagil ve yağlı tohum tüketimiyle posa alımı arttırılmalıdır.
Sebze ve meyvelerin mevsiminde tüketilmeli ve günde en az 400 g sebze ve meyve tüketilmelidir. Ana yemeklerde sebzelere yer verilmeli, ara öğünlerde ise meyveler yer almalıdır. Sebze ve meyve tüketiminde çeşitlilik sağlanması da önemlidir.
Aşırı protein tüketiminden kaçınılmalıdır. Yüksek proteinli beslenmenin idrarla kalsiyum atımını artırarak osteoporoz gelişimini tetiklediği bilinmelidir.
Haftada en az iki kez (300-500 g) balık tüketmeye özen gösterilmelidir.
Her gün 2-3 su bardağı süt ve/veya yoğurt tüketilmelidir.
Hazır paketli ürün tüketimi sınırlandırılmalıdır. Bu ürünlerden daha sağlıklı olanların seçilebilmesi için gıdaların ambalajı üzerinde yer alan besin etiketleri değerlendirilmeli, yağ ve şeker içeriği düşük olanlar tercih edilmelidir.
Uygun pişirme yöntemleri kullanılarak yemeklere eklenen yağ miktarı azaltılmalıdır. Örneğin besinleri kızartmak yerine haşlama, buharda, ızgarada, fırında veya mikrodalga fırında pişirme yöntemleri tercih edilmelidir.
Tuz, tuzlanmış ve tuz içeriği yüksek besinlerin (turşu, salamura besinler, zeytin vb.) tüketimi azaltılmalı, yemeğin tadına bakmadan tuz ilavesi yapılmamalıdır. Kullanılan tuzun iyotlu tuz olmasına dikkat edilmelidir.
Sıvı tüketimi artırılmalı; günde en az 8-10 su bardağı (2,5-3 litre) su tüketilmelidir. Vücut ağırlığına göre günlük 35 ml/kg sıvı tüketilmelidir. Hava sıcaklığının fazla olması, ateş, diyare ve kusma gibi durumlarda günlük sıvı alımı arttırılmalıdır. Kafein içeren içecekler, günlük alınması gereken sıvı hesabına dahil edilmemelidir.
Kafein içeren kahve türleri ve gazlı/gazsız içeceklerin ve enerji içeceklerinin tüketimi sınırlandırılmalıdır. Sağlıklı yetişkinler için günlük 100-300 mg kafein alınabilir; ancak bu miktarlar hipertansiyon ve kalp ritim bozukluğu olan kişiler için uygun olmayabilir.
Düzenli yemek yeme alışkanlığı edinilmeli ve geç saatte yemek yemekten kaçınılmalıdır. Ev dışında yemek yeme sıklığı azaltılmalı, yendiği zaman az yağlı yemekler tercih edilmelidir.
“Sağlıklı yeme alışkanlığı ve düzenli spor ile Obeziteden korunabilirsiniz.”
Fiziksel aktivite artırılmalı, yemekten 2-3 saat sonra egzersiz yapma alışkanlığı kazanılmalıdır. Her gün en az 5.000 adım yürüyüş yapılmalı, zamanla adım sayısı 10.000 adıma çıkarılmalıdır.
Obezitenin Tedavisi Nasıl Yapılır, Nerelere Başvurulur?
Obezite, tedavi edilmediği takdirde yan etkileri ile yaşam süresini kısaltan, yaşam kalitesini bozan bir hastalıktır. Tedavisinde ise tıbbi beslenme (diyet), egzersiz, davranış değişikliği, ilaç ve cerrahi tedavi yöntemleri uygulanabilir.
Diyetisyenlerce yapılacak değerlendirme sonucu bireyin yaşına, cinsiyetine, fiziksel aktivite düzeyine, fizyolojik durumuna ve beslenme alışkanlıklarına uygun, yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlayacak bir plan yapılması, diyet tedavisini oluşturmaktadır. Başarılı obezite tedavisi için hızlı ve hatalı kilo verme yöntemlerinden uzak durulmalıdır. Obezite tedavisinin başarılı bir şekilde yürütülmesi için; “diyet, egzersiz ve davranış değişikliğini” içeren üçlü tedavi programı; hekim, diyetisyen, fizyoterapist, egzersiz uzmanı ve ihtiyaç halinde psikiyatrist ve psikolog gibi meslek gruplarından oluşan bir ekip tarafından uygulanmalıdır.
Fazla kilolu ve obez bireyler, beslenme ile ilgili konularda doğru bilgi edinmek ve diyet tedavisi almak için Aktıp Hastanesi, İlçe Sağlık Müdürlükleri, Toplum Sağlığı Merkezleri ve Sağlıklı Hayat Merkezlerinde verilen beslenme/obezite danışmanlığı hizmetinden yararlanabilir.